Oyunİndirelim
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sherlock Holmes

2 posters

Aşağa gitmek

Sherlock Holmes Empty Sherlock Holmes

Mesaj tarafından bєяk™ C.tesi Ocak 23, 2010 2:01 pm

IMDB
» Sherlock Holmes (2009)


Yönetmen: Guy Ritchie
Tür: Action,Crime,Drama,Mystery,Thriller
Ülke: USA
Dil: English
Slogan: Nothing Escapes Him
Konu: Detective Sherlock Holmes and his stalwart partner Watson engage in a battle of wits and brawn with a nemesis whose plot is a threat to all of England.
Puan: 7.7/10 (27,966 oy)
Süre: 128 min
Ödüller: Nominated for Golden Globe. Another 1 nomination
Oyuncular (ilk 5): Robert Downey Jr., Jude Law, Rachel McAdams, Mark Strong, Eddie Marsan

IMDB: http://www.imdb.com/title/tt0988045/




Bir zamanlar daha kamera keşfedilmemiş, insanların haberleşmek için mektup yazdığı ve bunu kendi elceğiziyle yaptığı bir çağda insanlar eğlenmek için tefrika halinde yayınlanan gazetede ki hikâyeleri okurlardı. Şu vakitler sinemalarda oynayan, teknolojinin her geçen gün yeni şeyleri denediği ve bizi görsel bir dünyanın içine alıp sarmalayan sinemanın olmadığı bir zamanda CSI dizilerinin hepimizi bir adli tıp uzmanı yapmadığı, 40 dakikada çok karmaşık ve arkasında iz bırakmayan cinayetleri çözdüğümüz bir zamanın ötesinde dünyanın efendisi İngiltere’de Sir Arthur Doyle ’un yarattığı bir kahraman doğar.






Kurallara karşı bir abidedir öyle ki kuralların bozulmaz ve şaşmaz olduğu ( anlaşılmaz 5 çayı ritüeli ) İngiltere’de, kravatsız ve ütüsüz gömlekler giyecek kadar cesur ve duygularını rutin insani sohbet olan o gün havanın nasıl olduğu, olacağı ya da dün nasıl olduğundan başka konularda göstermenin ayıp sayıldığı bir toplumda, kural tanımaz, anti sosyal, dine ya da mistik güçlere inanmayan, sosyal kurum ve kuralları hiçe sayan, kadınlardan hazzetmeyen Victoria çağına ait bir adam yaratır. Öyle bir adam ki kendisinin müthiş edebi başarılarını gölgede bıraktığına inandığı için birkaç kez öldürmeye kalktığı yaratıcısının bile nefret ettiği bir adamı ama bir biçimde polisiye romanların atası sayılabilecek çığır açacak bir adam yaratır yazarımız Sir Arthur Doyle ; Ve işte karşımızda bir yüzyıldan daha uzun bir süre sonra hala kanlı canlı ve gerçeklerin peşinde Sherlock Holmes .




Elbette böylesine antipatik ve çağından aykırı birini okuyucuya sevdirecek ve özdeşleştirecek aynı zamanda kafasından geçenleri dillendirmesini sağlayacak bir yardımcı da türetmesi gerektiğinden dünyada ki en klasik numaraya başvurur ve bir can yoldaşı da Sherlock Holmes ’a yoldaşlık etmek üzere hikâyelere dalar pek sevgili Dr.Watson ’ımız.




Burada filme geçmeden önce karakterimizin edebiyat dünyasında beyaz perdeye transfer olduğunu anımsatıp minik çentik atalım konuya; Sherlock Holmes ’un edebiyat dünyasında ki muadillerine,

Sir Arthur Doyle polisiye romanı insanlara sevdiren böyle bir türe can veren kişiyse bunun kadın jenerasyoncuda pek tabi Agatha Christie sayılmalıdır. Gene ilginç bir detayda Agatha Christie’nin de ingiliz olmasıdır. Onun kahramanı da Hercule Poirot ve sevgili avenesi en yakın sadık dostu Hastings’dir. Hercule Poirot da kendine göre gariptir, her şeye sorunu çözen gri beyin hücreleri her sırrı ifşa eder ama Sherlock Holmes ’dan farklı bir tarzı vardır. Tam bir beyefendi gibi davranır. Belki yazarının kadın olmasından kaynaklı Hercule Poirot kadınlara karşı Sherlock Holmes ’un olmadığı kadar nazik ve nezih davranır. Bir de Miss Marple var ama bu karakterin yaratıcısı Agatha Christie olmasına rağmen her zaman ilk anılan hep adı büyük, bedeni küçücük velakin gri beyin hücreleri hayli büyük Hercule Poirot olmuştur . Hercule Poirot’un pek çok macerası şimdiye dek sinema ve TV dünyasında yer aldı velakin bu kadar büyük bütçeli ve starların yer aldığı film olarak anti kahraman, sınırların ötesindeki adam olmadı.

Sherlock Holmes ’un bir ekol olarak dünyanın pek çok yerinde ona özenen edebiyat dünyasına ilham verip ( Peyami Safa - Cingöz Recai ya da Fransız Marice Leblanc – Arsen Lupen gibi) onunla âşık atan kahramanlar yaratılmasına öncülük etti. Hercule Poirot’un geride bıraktığı en büyük iz sanırım ki “Orient Express” dir fakat ne yazık ki günümüzde ortada ne tren kaldı nede hatırda maceraları.

Ve rotamızı bir kez daha filme çevirelim izlerken aklıma en başta şu geldi House ne kadar çok Holmes. Hangi House diyorsanız, size aksi, huysuz, insanlarla sosyal ilişkiler kuramayan, vicodin bağımlısı, ütüsüz gömlek giyinme asiliği ile bulunduğu toplulukta kara koyun olmak için verdiği çabaya, Wilson ile olan ilişkisine ya da aralarından kandan daha değerli ve güçlü bağa, iğneleyici konuşmalarına, tek aşkı ve evlendiği tek kadınla olan hastalıklı ilişkisine, Wilson ’ın hayatına giren her şeye olan kıskançlığına aksayan ayağına ve buna bağlı sürekli taşıdığı bastonuna veyahut da alâmetifarikası herkesten bir adım önde tutan tek güvendiği özelliği olan zekâsına vurgu mu yapmalıyım bilemeden anlatıp durmalıyım sanırım.

House ve Holmes, Wilson ve Dr.Watson ne çok birbirine benziyor. Belki ararsak bir fark House u oynayan oyuncu Hugh Laurie’nin bir İngiliz beyefendisi olarak harika bir Amerikalı karakter yaratması, Holmes’a can veren Robert Downey Jr’ın Amerikalı olup da tepeden tırnağa İngiliz olan Holmes’u canlandırması demeliyiz sanırım.




Bu kadar bu budur şu şudur dan sonra filme de değinmeliyiz değil mi?

Bu kadar şeyden sonra genel olarak filmin konusuna gelirsek biraz Dan Brown’ın ünlü masonik sembol takıntılarına ve şifre çözme sosu kullanılmış. Lord Blackwood gizli ayinlerde kadınları öldürüp kara büyü yapmaktadır. Neyseki bu kurbanlardan birinin ailesi Sherlock Holmes ’u tutmuştur. Sherlock Holmes pek tabi ki sevgili Dr.Watson ’ıyla birlikte kötü adamı yakalar ve idam sehpasına yollar. Can sıkıntısı ile geçen günlerinin arasında birden bire güneşi doğar. O müthiş aklıyla yenemediği tek rakibi eski sevgilisi, karşısında her daim aptal durumuna düştüğü onu sıradan bir erkek kadar normal yapan kadının birini bulması için kapısından içeri davetsizce girdiği günden sonra Masonik bir grubun içinde idam edilmiş Lord Blackwood’un izini sürerken bulur. Bu karmaşanın arasında dünyadaki tek dostu Dr.Watson ’da hayatının kadını olan Mary ile evlenerek onu terk etmek üzeredir. Dr.Watson ’ın nişanlısı Mary ile olan normal hayatını baltalama çabaları arasında azılı düşmanı Lord ve onun garip grubu ile olan savaşını izlerken bizde maceraya tam gaz dalarız.




Eğer Wanted’ı izlememiş olsaydım Guy Ritchie’nin (Lock, Stock and Two Smoking Barrels (1998) enfes bir yönetmen derdim. Ama senaryodaki detaylar çok tanıdık kavga sahneleri bilindik demek zorundayım. Teknik ekip bazı seçimler yapmış örneğin Jude Law’ın rolü ve film içindeki görevi Holmes karakterine çok yakın dolayısıyla filme adını veren ve asıl meta olan Sherlock Holmes karakteri ne kadar önemliyse Dr.Watson karakteri o aranda filme yedirilmiş her iki oyuncunun gerçekten güzel paslaşması ve birbirleri ile uyumları bu anlamda hoş ve izlenesi velâkin başrol Sherlock Holmes ’ken Dr.Watson da ben başrol çalarım diye bağırıyor. Bu bir handikap mı? Belki filmin adı Sherlock Holmes değilde “Edi ile Büdü” ya da daha mantıklı bir seçim olsa ve “ Holmes ve Watson ” olsa ya da tamamen farklı bir şey uydursam “ Haşarı İkili” gibi bir şey olsa anlayabilirim. Ama Sherlock Holmes tek başına kahraman Dr.Watson ise onu normal hayata bağlayan araç olmalıyken ikisi de ön planda bence bu film için bir handikap ha izlemesi zevkli mi kesinlikle zevkli. Lakin amaca hizmet etmeyip dengeyi korumak bu filmin amacı mı işte orası bence ayrı bir tartışma konusu olacaktır.




Erkekleri konuştuk sıra geldi dünyaya pabuç bırakmayan ve kuralları hiçe sayan erkeğin Sherlock Holmes ’un hayatına giren tek kadına, dayanamadığı tek varlığa burada senaryoda çok güzel düşünülmüş, gökten birden kadın kahraman düşmüyor ve boş aşk ritüelleriyle zaman öldürülmüyor. Daha çok seyirciye öncesi ve sonrasında ne olacağı boşluklarını doldurtacak bir malzeme veriliyor. Burada oyuncu Robert Downey Jr da her duyguyu çok güzel yansıtmış hiçbir itirazım yok ama iş Irene Adler’ e geldiğinde karar vermek güç Rachel Adams’ın femme fatale bir kadına can vermesi gerekirken o kadar hanım hanımcık, sempatik ve hoştu ki, İnsanları dolandıran, sevdiği erkeği kandırıp terk edecek gidecek bir hali yoktu. Neredeyse Angelina Jolie’nin Wanted’da oynadığı karakteri gözlerim aradı demek zorundayım. Ve hatta Yaprak Dökümü’ndeki Ferhunde Karakteri bile bu rolün ruhuna daha uygun bence. Jolie’den 19. Yy kadını oynamasını beklemiyorum ama en azından dişli bir kadın karakteri nasıl oynaması gerektiği konusunda kadın hiç şaşırtmadan harika bir iş çıkarıyor. Racheal Adams’ın iyi ev kızı rolleri için mükemmel olduğu da bu sayede kanıtlanmış oldu.





Çok eleştirdim ama film için kesinlikle güzel vakit geçirten ve vermek istediği noktaları güzel yakalayan bir film demek gerekir herhalde. Sherlock Holmes’un nasıl bir insan olduğunu nüanslarla çok güzel yakalayan bir film. Örneğin Sherlock Holmes pipo tutkunudur, filmde alengirli bir oyunla yakasını kurtarıp bilmem kaç katlı bir binadan nehre düşer başını sudan çıkarmak yerine piposunu suyun üstünde tutar. Yâda aklını her şeyin ötesinde tutan biri olarak Irene Adler’in bir mendili gördüğünde dünya başka bir hal alır ve kendini kaybeder ama hakarete uğradığında duygularını kenara bırakmak için kendisini olacaklara adapte eder ve yapar ki bu sahnelerin çekimi kurgusu çok başarılı ayrıca belirtmek zorundayım. Deneyler yapması, kullandığı atlı araba, içki ve uyuşturucu bağımlılığı, silahları vs minik detaylarda atlanmamış.


Hoş bir film aksiyon ve duygusallık dozunda ve yerinde ve son sahneye bakarak yeni filmlerin yolda olduğu çok rahat söylenebilir. Peki, ben izler miyim? Kesinlikle Evet!

Bu arada Sherlock Holmes dünyasını merak edenler için bu ayki NTV Tarih’te konu enine boyuna işlenmiş okumalarını öneririm. Mesela benim hiç bilmediğim bir şey II. Abdülhamid’in Holmes hayranı olduğu ve romanlarını Türkçe’ye çevirttiği yazarına devlet nişanı dahi verildiği gibi çok eksantirik bilgiler verilmiş olması gibi
bєяk™
bєяk™
Normal Üye

Mesaj Sayısı : 413
Kayıt tarihi : 04/12/09
Yaş : 33
Nerden : İstanbul

https://www.facebook.com/profile.php?ref=profile&id=1

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sherlock Holmes Empty Geri: Sherlock Holmes

Mesaj tarafından kobeilker C.tesi Ocak 23, 2010 3:31 pm

Berk niye konudışına koydum?
kobeilker
kobeilker
Co-Admin
Co-Admin

Mesaj Sayısı : 362
Kayıt tarihi : 26/11/09
Yaş : 31
Nerden : İstanbul

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sherlock Holmes Empty Geri: Sherlock Holmes

Mesaj tarafından bєяk™ C.tesi Ocak 23, 2010 3:35 pm

Bilmem ki nereye koysaydım Smile
bєяk™
bєяk™
Normal Üye

Mesaj Sayısı : 413
Kayıt tarihi : 04/12/09
Yaş : 33
Nerden : İstanbul

https://www.facebook.com/profile.php?ref=profile&id=1

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sherlock Holmes Empty Geri: Sherlock Holmes

Mesaj tarafından kobeilker C.tesi Ocak 23, 2010 3:39 pm

Psp film uploadlarına.
kobeilker
kobeilker
Co-Admin
Co-Admin

Mesaj Sayısı : 362
Kayıt tarihi : 26/11/09
Yaş : 31
Nerden : İstanbul

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sherlock Holmes Empty Geri: Sherlock Holmes

Mesaj tarafından bєяk™ C.tesi Ocak 23, 2010 3:41 pm

PSP'de değil ki sadece bu filmler sinemadan bahsediyorum
bєяk™
bєяk™
Normal Üye

Mesaj Sayısı : 413
Kayıt tarihi : 04/12/09
Yaş : 33
Nerden : İstanbul

https://www.facebook.com/profile.php?ref=profile&id=1

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sherlock Holmes Empty Geri: Sherlock Holmes

Mesaj tarafından kobeilker C.tesi Ocak 23, 2010 3:43 pm

O zaman yeni konu açalım.
kobeilker
kobeilker
Co-Admin
Co-Admin

Mesaj Sayısı : 362
Kayıt tarihi : 26/11/09
Yaş : 31
Nerden : İstanbul

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sherlock Holmes Empty Geri: Sherlock Holmes

Mesaj tarafından bєяk™ C.tesi Ocak 23, 2010 3:44 pm

Tamam açtım işte buraya sitenin asıl konusu oyun ee filmlerde konu dışı oluyor
bєяk™
bєяk™
Normal Üye

Mesaj Sayısı : 413
Kayıt tarihi : 04/12/09
Yaş : 33
Nerden : İstanbul

https://www.facebook.com/profile.php?ref=profile&id=1

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz